Hanım Farhadi

بازدید: 1

Sıram henüz gelmemişti. Bir sandalyeye oturmuş, gazete okuyordum. Bir süredir haberlerden uzak kalmıştım ve şimdi kendimi güncel haberlerle tanıtmaya çalışıyordum. Bir kadın tekerlekli sandalyede oturmuş, kızıyla konuşuyordu. Karşımda bir yaşlı adam ise çenesini bastonuna dayamış, bir dosyayı sayfa sayfa karıştıran memura dalmıştı.
Yaşlı adamın yanındaki masa boştu ve yaşlı adam çantasını masanın üzerine koymuştu. Bir adam içeri girdi, kaşlarını çatarak boş sandalyeye işaret etti ve sordu: "Bu Hanım Farhadi değil mi?" ve bir cevap bekledi. Kimse gönüllü olmadı. Ancak yaşlı adam gözlüğünü alnından gözüne indirip, hala dosyaların arasında kaybolmuş olan memurdan bakışını çıkararak suratı asık adama çevirdi. Adam bir adım ileri geldi, yaşlı adama suçlayıcı bir bakış attı ve tekrar boş sandalyeyi işaret ederek sordu: "Bu Hanım Farhadi değil mi, dedim?!" Yaşlı adam çok sakin bir şekilde: "Evet, burada," dedi ve sandalyesine dönüp: "Hanım Farhadi, bu bey sizinle konuşmak istiyor," dedi.
Adam ileriye doğru geldi. Yaşlı adam yarı yarıya kalktı ve masanın altına baktı ve dedi ki: "Hanım Farhadi; dışarı çıkın, bu bey sizinle konuşmak istiyor." Adamın gözleri kocaman açıldı. Ben de şaşırdım. Kız yavaşça annesine sordu: "Anne, gerçekten kadın masanın altına mı girmiş?"
Adam daha da yaklaştı ve masanın altına baktı. Masanın altına baktığında sırtını dikleştirdi, derin bir nefes aldı ve gözlerini kısarak yaşlı adama dedi ki: "Amca, bizi oyalıyorsun, değil mi?" Yaşlı adam iki elini bastonunun üzerine koydu ve ayağa kalktı. Sakalını kaşıdı ve dedi ki:
"Adamım, gözlerin var değil mi! Bak ki burada kimse yok. İçeri geliyorsun, ne bir selam ne bir kelime! Sonra da suçlayıcı bir şekilde soruyorsun, ben de sana böyle cevap veriyorum."
Herkes güldü. Adamın yüzünde hafif bir gülümseme belirdi ve dışarı çıktı. Memur gülerken, kadın ve kızına dönüp dedi ki: "Biliyordum ki bulacağım. İzniniz hazır. İmza ve mühür için götürün"
ve kadına bir kağıt verdi. Hanım Farhadi odaya girdi ve ardından suratı asık adam homurdanarak geldi: "Görevin bu, ben vergi ödüyorum ki sen benim işimi yap." Hanım Farhadi masasına oturdu ve eliyle adama oturmasını işaret etti. Masanın çekmecesinden bir dosya çıkardı ve adamın önüne koyarak dedi ki: "Evet, benim görevim, ama yasal çerçevede.
Bakın, siz hala bu birkaç aşamayı tamamlamadınız."
Tekerlekli sandalye ile odadan çıkan kadına işaret ederek dedi ki: "Hanımefendi, sen girişimci değil misin? Biz senin işini yapmadık mı?" Kadın gülümseyerek onayladı ve elindeki izin belgesini gösterdi.
Hanım Farhadi devam etti: "Kardeşim; aslında vergilerin bir kısmı üretim, girişimcilik, teknoloji firmaları ve serbest bölgeleri desteklemek için ayrılıyor. Mesela bu hanımın kurduğu atölye devlet desteğiyle kuruldu. Devlet nereden para buldu?! İşte sizin ve diğerlerinin verdiği vergilerden."
Adamın bunu kabul etmek niyetinde olmadığı belli oluyordu, yaşlı adamın yanına oturdu ve duvara baktı. Yaşlı adam elini adamın omzuna koydu ve dedi ki: "Biliyorsun, susuz toprağa kaşıkla su döktüğünde hızla toprağa emilir ve etkisi belli olmaz, yağmur yağmalı ki toprak doysun ve tarla verimli hale gelsin.
Eğer büyükten küçüğe herkes vergi vermenin ne kadar fayda sağladığını bilirse, asla kaçınmazlar."
Gözüm gazeteye takıldı, bir yıl öncesine aitti. Gazetenin tarihini yaşlı adama gösterdim ve dedim ki: "Şuna bak, geçen yılın haberleri benim için ne kadar yeniymiş gibi geldi!" Yaşlı adam güldü ve dedi ki: "Eğer zihnin taze değilse, tüm tarihlerdeki haberler birbirine benzer!"

 

Yazar: Mehdi MirAzimi

 

 

"Bu hikaye Türkçeye çevrildi ancak son düzenlemeleri yapılıyor ve yakında sunulacak. Daha fazla bilgi isterseniz bize mesaj bırakın ya da e-posta gönderin."



   نظرات
دیدگاه های ارسال شده توسط شما، پس از تایید مدیر سایت در وب سایت منتشر خواهد شد.
پیام هایی که حاوی تهمت یا افترا باشد منتشر نخواهد شد.
پیام هایی که به غیر از زبان فارسی یا غیر مرتبط با خبر باشد منتشر نخواهد شد.