Yaşlı Adamın Deneyimi
یکشنبه 25 شهریور 1403
بازدید: 4
"Ah, şehirde bisiklet sürmek ne kadar zor!
Sokak kenarındayken, arabaların seni ezmemesi için dikkatli olmalısın, kaldırımda ise dükkânların sandalyeleri, kutuları ve masalarının arasından geçerken dikkatli olmalısın ki telefonla konuşan dikkatsiz motosikletlilerle çarpışmayasın!
Şimdi, en azından birkaç metrede bir kaldırıma park etmiş bir araba var, bu yüzden motosikletler çok fazla koşturamaz."
Yaşlı adam neşeli ve güler yüzlü biriydi. Onun konuşmalarını dinlerken bisikletimi kilitleyebileceğim bir yer arıyordum.
Yaşlı adam dedi ki: "Bisiklet, bisiklet diyorlar hep.
Ama şimdi binaya gireceğiz ve bisikleti nereye kilitleyeceğimizi bilmiyoruz! Ah, eski günler ne güzeldi! Rahmetli babam,
bir eşeği vardı, onu su kanalının kenarındaki bir ağaca bağlardı ve
biz işimizi hallederken kimseye zarar vermez, kendi başına otlar dururdu."
Güldüm. Binanın güvenlik görevlisi de güldü ve dedi ki: "Bisikletlerinizi şu korkuluklara kilitleyin.
Sadece öyle koyun ki insanlar yanından geçebilsinler."
Birlikte içeri girdik. Yaşlı adama dedim ki: "Neden vergi dairesine girdiğimde hep stres oluyorum bilmiyorum?"
Güldü ve dedi ki: "Çünkü cahilsin! Bilgisizsin! Üzülme,
senin suçun değil, kimse sana öğretmemiş. Mesela, sana kimse vergi neden ödemen gerektiğini, ne kadar ödemen gerektiğini,
buraya geldiğinde haklarının ve görevlerinin ne olduğunu söylememiş. Sadece birkaç kağıt önüne koyuyorlar, imzalıyorsun ve sonra hem kendini sıkıntıya sokuyorsun hem de vergi dairesindeki uzmanları zora sokuyorsun!"
Salona girdik. Kalabalıktı. Bir adam bağırıyordu ve sinirli bir şekilde diyordu ki: "Yok! Nereden getireyim?! Kapattım işimi..."
Adamın karşısında bir uzman oturuyordu, elinde bir yığın dosya ve kağıt vardı. Bir şey demiyordu.
Bu tür bağırış çağırışlara alışmış gibiydi.
Yaşlı adam bana dedi ki: "Ben bu daireden emekliyim.
Bunları çok gördüm. Burada her zaman kurt ve kuzu var. Kimin haklı, kimin haksız olduğunu anlamak çok zor. Bazıları her ne olursa olsun vergi ödemekten kaçmaları gerektiğini düşünüyor. Verginin halkın payı olduğunu, herkesin hakkı olduğunu bilmiyorlar. Yalan söylüyorlar,
hile yapıyorlar. Bazen de benim meslektaşlarım yanlış kararlar veriyorlar. Eğer dürüstlük herkesin temel prensibi olsaydı,
hatalar daha az olur ve kimsenin hakkı yenmezdi."
Yaşlı adam çantasından birkaç sayfa çıkardı ve uzmana verdi. Çok sakin ve güven dolu bir şekilde konuşuyordu: "Falanca kanunun falanca maddesine ve falanca bendine göre..."
Bir şeyler söylüyorlardı, anlamıyordum. Kendi kendime düşündüm, ne kadar cahilim ve cehaletimin bedeli ne kadar ağır!
Keşke zamanımın bir kısmını bilgi edinmeye ayırsaydım.
İşi uzmanla bitince sinirli adamın ve benim yanımıza oturdu. Sabahki gülümsemesi hâlâ yüzündeydi.
İkimize de dönerek dedi ki: "Biliyor musunuz, vergi dairesi yılda birkaç ücretsiz eğitim oturumu düzenliyor.
Eğer herkes haklarını ve görevlerini bilseydi, kimse peşinden koşmazdı; çünkü insanlar kendi kendilerine ödemeye gelirlerdi. Belki de çok az insan bu konuda düşünür: Almak ile vermek arasındaki mesafe çoktur; bu mesafe bir ülkenin yıkımı ile refahı arasındaki fark kadardır!"
-Finansal Okuryazarlık ve Vatandaşlık Kültürü Hikayelerinden
Yazar: Mehdi MirAzimi
Bir Sayfa Kitap
"Bu hikaye Türkçeye çevrildi ancak son düzenlemeleri yapılıyor ve yakında sunulacak. Daha fazla bilgi isterseniz bize mesaj bırakın ya da e-posta gönderin."
دیدگاه های ارسال شده توسط شما، پس از تایید مدیر سایت در وب سایت منتشر خواهد شد.
پیام هایی که حاوی تهمت یا افترا باشد منتشر نخواهد شد.
پیام هایی که به غیر از زبان فارسی یا غیر مرتبط با خبر باشد منتشر نخواهد شد.